Klor Nedir ?

Klor Nedir ?

Klor Nedir ? Klor , ilk olarak 1774 yılında İsveçli kimyacı Carl Wilhelm Scheele tarafından keşfedilmiştir. Bu elemente ‘klor’

Başlıklar

Klor Nedir ?

Klor , ilk olarak 1774 yılında İsveçli kimyacı Carl Wilhelm Scheele tarafından keşfedilmiştir. Bu elemente ‘klor’ adını ise 1810 yılında İngiltereli bilim adamı Humpry Davy vermiştir.

Yeşilimsi sarı rengi olan klor, boğucu bir koku yayar. Klorun elde edilmesi için bazı yöntemler uygulanır. En basit yöntem; sodyum klorür olan mutfak tuzunun elektrolize edilmesidir. Bu yöntemle klorla birlikte hidrojen ve sodyum hidroksit de açığa çıkar. Başka bir yöntemde de mangandioksit, sodyum klorür ve sülfirik asit tepkimeye sokulur. Bu şekilde klor açığa çıkar. Bu tepkime laboratuvar ortamında klor elde etmek için kullanılan yöntemlerden biridir. Başka bir ifadeyle; laboratuvar ortamında derişik hidroklorik asidin mangandioksitle ısıtılması yoluyla klor elde edilebilir. Klor; doğada deniz suyunda ve çeşitli minerallerde ‘klorür’ olarak bulunur.

Klor (Cl) , 17 atom numarasına sahip, 35.5 gr ağırlığında, oda sıcaklığında gaz halde bulunan, halojen grubundan bir elementtir. Su arıtımında veya mikroptan arındırma işlemlerinde kullanılan zehirli bir gazdır. Keskin ve boğucu bir kokusu vardır ve suda çözünebilme özelliğine sahiptir. Klor ve klor bileşikleri özellikle leke çıkarıcı, renk açıcı ve mikrop öldürücü gibi işlemlerde kullanılır.

Sembolü Cl
Atom Numarası (Proton Sayısı) 17
Atom Kütlesi 35,453 (2) g/mol
Elektron Sayısı 17
Element serisi Ametal
Periyodik Tablodaki Grubu 7A
Yoğunluk 0,003214 g/cm3
Erime Noktası -101,5  °C
Kaynama Noktası -34,04 °C
Oda Koşulundaki Hali Gaz
Görünümü Sarımsı yeşil
Keşif Carl Wilhelm Scheele (1774)

Etkileşim ve Reaksiyonları

Klorun bazı etkileşimlerine ve reaksiyonlarına da değinelim. Klor; hidrojen ile karıştırılarak güneşe tutulursa patlayarak hidroklorik aside dönüşür. Karbonla etkileşime girmeyen klor; kükürt iyot ve brom gibi metalsilere etki eder. Beyaz fosfor klora temas ederse erir ve beyaz renkte fosfor klorür dumanları ortaya çıkar. Demir bir çubuk, içine az miktarda su katılmış klor tüpüne batırıldığında erir. Altın ve platin klor gazına tabi tutulduğunda çözülür. Klor sodyum karbonatla etkileşirse çamaşır suyu ortaya çıkar.

Doğada klor serbest olarak bulunmaz. Hidrolik asit içeren volkanik gazlarda serbest klor bulunur. Lut Gölü, Hazar Denizi, Utah Büyük Tuz Gölü gibi iç denizlerin ve okyanus sularının eksi yüklü iyonu, klor iyonudur.

Klor Nerelerde Kullanılır?

Klor, özellikle şebeke ve havuz sularının dezenfektesi, sanayi ve çeşitli endüstrilerde çok sık kullanılır. Kirli suların ve endüstriyel suların arıtılması için de klora başvurulur. Kimya, ilaç ve kozmetik sektörünün çeşitli bileşenlerinde yer alır. Kullanım alanlarını şöyle sıralayabiliriz; Kâğıt yan ürünleri, dokuma sanayisi, ilaçlar, petrol ürünleri, boya maddeleri, tekstil ürünleri, antiseptikler, böcek öldürücüler, çözücüler, temizlik kimyasalları, çözücüler, plastikler, ağartıcılar, kauçuk üretimi, mikrop öldürücüler, organik ve inorganik maddelerin üretimi…

Klor Özellikleri Nedir?

Klor, periyodik tabloda 7A grubunda bulunur. Keskin kokulu, yeşilimtrak renkli, en hafif, zehirleyici ve tahriş edici bir gazdır. Havadan 2,5 kat daha ağırdır. Bir litre suda yaklaşık olarak 2-3 litre klor çözünebilir. Klor suyu olarak adlandırılan bu çözelti, altını bile yükseltgeyebilir.

-34°C sıcaklığın altında sıvı halde bulunur. Flor, klor, brom, astat ve iyotla halojenler grubunu oluşturur. Halojen grubundaki tüm elementlerin son yörüngelerinde 7 elektron vardır. Diğer elementlerden 8. elektronu alma eğilimindedirler.

Klor, hemen hemen tüm metalleri etkiler. İnce demir bir çubuk ısıtılıp,  içinde eser miktarda su olan klor dolu bir tüpe daldırıldığında, akkor hale gelere, rengi kahverengi olan demir klorür dumanı yayar. Tepkime sırasında sıcaklık fazla yükselir ve demir ergir. Tüpün dibinde bulunan su, ergimiş demirin cama temas ederek kırmasını engeller. Gümüş, bakır, kalay, alüminyum ve kurşun da klorla tepkimeye girer. İçi klor dolu bir tüpe az miktarda cıva dökülürse, cıva klorür oluşarak billurlaşır ve tüpe yapışır. Platin ve altın da klor etkisiyle çözünebilir.

Klor, karbon hariç ametallerle de etkileşir. Karbon, sodyum klorürün hidrolizinde anot olarak kullanılır. Klor ile fosfor birbirine temas ettiğinde fosfor erir ve tutuşmaya başlar. Bu sayede beyaz renkte fosfor klorür dumanı çıkar. Kırmızı fosfor, klor ile sıcakta tepkimeye girebilir.  Klor, brom ve kükürt iyoda etki eder.

Klorun Zararları Nelerdir?

Klor, insan sağlığı için zararlı bir kimyasaldır. Solunum yollarını tahriş eder. Boğucu bir gazdır. Kanserojen etkisi vardır. Cilt, mide, akciğer, mide ve prostat kanserlerini tetikleyebilmektedir. Bu sebeple klorlu su içen insanlar, içmeyenlere oranla yüzde 90’ların üzerinde kanser riski taşır. Göz, burun ve kulak gibi bölgelerde mukozaları tahriş edebilir. Klorun etkileri, temas edilen veya vücuda alınan miktara göre farklılık gösterir.

Klor, sulardaki doğal organik maddeler ile reaksiyona girerek trihalometan ve haloasetik asit gibi dezenfeksiyon yan ürünlerini oluşturur. Bu bileşikler insan ve çevre sağlığı açısından oldukça sakıncalıdır. Buna rağmen klor, suların dezenfektanında çok sık kullanılır. Bunun amacı sudaki zararlı organizmaların yok edilmesidir. Klor ilk olarak 1900’lü yıllarda Belçika’nın bir kasabasında su arıtımı için kullanılmıştır. Ardından Amerika’da klor içeren filtre sistemi ile suyun arıtılması sağlanmıştır. Klorlu su arıtımı ile o dönemde çok yaygın olan tifo ve kolera gibi hastalıkların azaldığı görülmüştür. Ancak günümüzde yapılan araştırmalarda su ile klorun karıştırılması ile ortaya çıkan trihalometan bileşiğinin vücuttaki serbest radikalleri tetiklediği, hücre hasarlarına yol açarak kanserojen etkileri olduğu tespit edilmiştir.

Klor Nasıl Elde Edilir?

Sodyum klorür, sülfürik asit ve mangandionsitin tepkimeye girmesiyle birlikte klor açığa çıkar. Bu tepkime klor elde etmek için kullanılabilir. Endüstride ise klor, sodyum klorürün (mutfak tuzu) elektrolizi ile üretilir. Sodyum hidroksit ve hidrojen gazı yan ürün olarak açığa çıkar.

Klor Gazının İnsana etkisi

Klor gazı, ilk kez 1. Dünya Savaşı’nda Almanya tarafından kullanılmıştır. Klor gazı suyla temas ettiğinde oluşan tepkime sonucu hidroklorik asit ve hipoklorik asit açığa çıkar. Bu sebeple akciğerler ve göz gibi vücudun nemli bölgelerini tahriş eder, akciğer ödemine, boğazda daralmaya, mide ağrısı ve solunum güçlüğü gibi bir çok tahribata sebep olur. Klor gazı zehirlenmesinde ilk olarak suyla deri temizlenmeye çalışılır. Gaz kalıcı hasar verdiğinden dolayı tedavisi ve hastayı yaşatma şansı çok düşüktür. Litre başına 2,5 mg klor içeren hava birkaç dakika solunursa ölümlere sebep olabilir.

Klor Gazının Özellikleri

Mangandioksit, sodyum klorür ve sülfürik asitin tepkimeye girmesi sonucu klor açığa çıkar ve bu tepkime laboratuvarda klor elde etmek için kullanılabilir. Sanayide ise klor, mutfak tuzunun (sodyum klorür) elektrolizi yoluyla üretilir ve yan ürün olarak hidrojen gazı ve sodyum hidroksit açığa çıkar.

Klor hemen hemen bütün metalleri etkiler. İnce bir demir çubuk ısıtılıp, içinde az miktarda su olan bir klor tüpüne daldırıldığında kahverengi demir klorür dumanları yayar. Oluşan tepkime sırasında sıcaklık çok fazla yükselir ve demir ergimeye başlar.

Klor, ametallerle de etkileşir. Sözgelimi, beyaz fosfor klora dokunduğunda erimeye başlar ve tutuşarak beyaz renkte fosfor klorür dumanları verir. Kırmızı fosforsa, klorla sıcakta tepkimeye girer. Hidrojen ve klor karışımı güneşe tutulursa, patlayarak hidroklorik aside dönüşür. Klor, kükürt iyot ve broma etki edebilir; ama bütün ametallerle, sözgelimi karbonla etkileşmez. Bu yüzden karbon, sodyum klorürün hidrolizinde anot olarak kullanılır.

Klor Gazı Nerelerde Kullanılır?

Klor sanayide en çok doymuş tuz çözeltisinin elektrolizi yoluyla üretilir. Bazen de erimiş sodyum kloründen elde edilir. Klor ve bileşikleri kent içme sularının dezenfekte edilmesinde kullanılır. Evlerde kullanılan mikrop öldürücülerin, çok sayıda doğal ve yapay maddelerin üretilmesinde yararlanılır…

Klor , vücut içindeki sıvı miktarının düzenlenmesine yardımcı olmak ve asit-baz dengesini düzenlemek, potasyum, sodyum ve bikarbonat (bazen total karbon dioksit [CO2] olarak ölçülen) gibi elektrolitlerle birlikte işlev gören, negatif yüklü bir moleküldür. Klor her vücut sıvısında bulunmasına rağmen yüksek düzeylerine kanda ve vücut hücreleri dışındaki sıvıda rastlanmaktadır.

Klor sofra tuzuyla alınmaktadır. Klorürün çoğu mide-bağırsak yolundan emilmekte ve fazlası idrarla atılmaktadır. Normal kan düzeyleri değişmezken öğünlerden sonra hafifçe düşmektedir

Vücudunuzun, elektrolit veya asit-baz dengesinde bir sorun olup olmadığını belirlemek ve tedaviyi takip için test yapılır. Yetişkin bireylerde kandaki değeri 97-107 mmol/ L olan klor, yeni doğan bebeklerde ise 96-113 mmol/ L arasında bulunmaktadır.

KANDA KLOR YÜKSEKLİĞİ NE ANLAMA GELİR?

Kanda klor yüksekliği, kan dolaşımındaki klorür iyonlarının seviyesinde anormal bir yükselmenin olduğu bir elektrolit bozukluğudur. Kandaki klorür iyonu için normal aralık 97 ila 107 mEq / L’dir. Vücut strese girdiğinde, elektrolit seviyeleri dengesiz hale gelebilir. Klor yüksekliği, genellikle başka bir soruna işaret eder.

Klor yüksekliğinin nedenleri şunlardır:

– Böbrek yetmezliği ve böbrek rahatsızlıkları
– Uzun süreli kusma, terleme veya ishal
– Kandaki yüksek sodyum seviyesi
– Diyabetik hastalıklar
– Yoğun egzersiz, aşırı ısıya maruz kalma veya yeterli miktarda sıvı içilmemesi
– Çok fazla tuz alımı. Klor, sofra tuzu olan sodyum klorürün bir bileşenidir
Addison hastalığı

KANDA KLOR DÜŞÜKLÜĞÜ NE ANLAMA GELİR?

Vücuttaki klor metabolizmanın iyi bir şekilde çalışmasında önemli role sahip bir elektrolittir. Kandaki klor seviyesini böbrekler kontrol eder. Bu sebepten dolayı da, kandaki klor seviyesinde problem olması genellikle böbreklerle ilgilidir. Klor vücuttaki asit ve baz dengesine yardımcı olur. Hipokloremi, bir elektrolit dengesizliğidir ve kandaki düşük bir klor seviyesini ifade etmektedir.

– Kanda klor düşüklüğü nedenleri

Düşük klor seviyeleri şunları gösterebilir:

– Konjestif kalp yetmezliği
– Uzun süreli ishal veya kusma
– Amzem gibi kronik akciğer hastalığı
– Kan pH’ının normalden daha yüksek olduğunda metabolik alkaloz
– Kalp yetmezliği
– Akciğer hastalıkları
– Laksatif, diüretik, kortikosteroid ve bikarbonatlar gibi bazı ilaç türleri de hipokloremiye neden olabilir.
– Addison hastalığı, vücutta böbreküstü bezlerinin belirli tipte hormonları yeterince üretmediği bir durumdur. Halsizlik, baş dönmesi, kilo kaybı gibi çeşitli belirtilere neden olabilir.

Firmamız hakkında bilgi almak için buraya tıklayınız.

Instagram sayfamızı takip etmek için buraya tıklayınız.